Akdoğan Özkan

Tepkisiz Toplum Değiliz

TEPKİSİZ bir toplum olduğumuz, toplumsal sorunlara karşı duyarsız olduğumuz yolundaki iddiaların gerçek olmadığı teker teker ortaya çıkıyor. Bu milletin özünde, sosyal dayanışmacı bir karaktere sahip olduğu ve en küçük bir adaletsizlik veya rezalette derhal hesap sorma yoluna gittiğini bu son olaylardan sonra herhalde siz de anlamış bulunuyorsunuzdur. Ben anladım ve bu beni çok rahatlattı.

Bu yazıda bilgisayar muhabbetini bir kereliğine bırakıp ' memleketin kurtulması' adına, daha da doğrusu memleketin kurtulduğunu göstermek adına sizi de rahatlatmak istiyorum. Evet, tepkisiz bir toplum olmadığımızı gösteren son örneklerden biri geçenlerde Karamürsel'de yaşandı. Kırkpınar başpehlivanı Ahmet Taşçı ile Japon karateci Masaaki Satake arasında yapılacak olan güreş müsabakası öncesinde bir Japon gösteri(!) sanatı ustası gösterdikleriyle sabrımızı taşırdı. ' Sanatımı Türkler de görsün istedim' diyerek sahneye üstü çıplak çıkan bu dalyan gibi Japon delikanlısı belinden aşağısını tutan bez parçasını da atıp çırılçıplak bir halde el hareketleri yaparak gösteriye başlayınca sevgili Karamürselliler kamu vicdanında onulmaz yaralar açılmasını önlemek adına toplumsal reflekslerini harekete geçirdiler ve çağdaş bir birey olmanın gerektirdiği sorumluluk duygusu içinde bu arkadaşı sahneyi terk etmesini sağlayacak şekilde protesto ettiler. Karamürselli yurttaşlarımızı susmadıkları, tepki verdikleri için kutluyorum. Üzerindeki bezi atıp, önce elinde kalın bir odun varmışçasına iki elini silindirik bir pozisyonda ileri geri sallayan ve o çıplak haliyle amuda kalkıp poposunda trompet çalan arkadaşa karşı geliştirdikleri inisiyatif, her türlü takdirin üzerindedir. Kamu huzurunda ' gösterdiği' için az daha linç edilecek olan bu arkadaşın olaydan sonra ' her şeyi Türk seyircisini memnun etmek için yaptım' şeklindeki demeci, Karamürselli yurttaşlarımızın aslında büyük bir faciadan nasıl kıl payı kurtulduğunu da açık bir şekilde gösteriyor. Demek ki, bu yurttaşlarımızın adeta ' susma sustukça sıra sana gelecek' şiarını hatırlayıp reaksiyon göstermeleri boşuna değilmiş. ' Sanatımı Türk insanı da görsün istedim' diyerek bu topraklar içerisinde yer alan bir spor salonunda affedersiniz, daltaşak amuda kalkıp sanat icra ettiğini söylemesi bu ' artiz' arkadaşın iyi niyeti konusundaki kuşkularımızı artırmıştır. Ben şimdi düşünüyorum, salona binlerce kişinin ' ulan kim bu kiptiyoz herif' şeklinde bakış ve gülüşmeleri eşliğinde çıkan bu ufak tefek arkadaş, acaba, bu hareketleriyle ' ufak tefek gördünüz de Karamürsel sepeti mi sandınız' şeklinde bir mantıkla mı hareket etti? Eğer öyleyse, bu arkadaş bu özdeyişimizi bilecek kadar biz Türkleri tanıyor demektir. Peki nasıl oluyor da bizi bu kadar iyi tanıyan biri ulu orta ' gösteriyor' ve - ben Show TV'nin yalancısıyım- ' kadın ve çocukların panik içerisinde kaçışmasına neden oluyor' ? Tamam bu arkadaş bir cinlik yapmak iistedi. Yani zeki, üstelik o hareketlerinden çevik olduğunu da anlıyoruz. Ama biz sporcuların aynı zamanda ' ahlaklı' olmasını da istemez miyiz? Küfre ve gayri- ahlaki davranışlara itibar eder miyiz? Bunu nasıl bilemez? Kaçışmasına neden olduğu tazecik gençlerin hafızalarına bu şekilde kazınmakla bu kişilerin hayatlarında ne tür depremlere ve kişilik yarılmalarına neden olabileceğini hiç mi hesap edemedi? Acaba ' sanatımızı Japon insanı da görsün istedik' diyerek ayaklarına kadar gönderdiğimiz Barış Manço hiç oralarda böyle bir şey yaptı mı? Sormazlar mı adama? İşe bakın ki, bu arkadaş program gereği aslında bizim pehlivanlarla güreşecekmiş. Lakin bir gün önce gittiği hamamda göbek taşının üzerinde amuda kalkarken eli kayıp düşünce boynu ve beli zedelenmiş ve bu nedenle bizim pehlivanlarla güreş yapması yasaklanmış ve bu gösteriyi hazırlamış. Allah beterinden korumuş yani. Ne diyeyim? Diyorum ya, Karamürselli yurttaşlarımız, tepkisiz bir toplum olmadığımızı gayet güzel gösterdi. Onları bir kez daha kutluyor, ' görenlere' tanrıdan şifa dileyerek bu olayı bir an önce hafızalarından atmalarını diliyorum. Ben o salonda değildim. Ne gördüler onu tam olarak bilmiyorum, ama bu olayı unutmak bizim için en iyisi. Bundan birkaç yıl önce de Anzak'ların torunları olacak zibidiler, Çanakkale'de Türklere popolarını göstermişlerdi. O olayı çabuk unuttuk. Bence bunu da atlatırız evvel allah!Tepkisiz bir toplum olmadığımızı gösteren ikinci örnek, geçenlerde Balıkesir'in Edremit ilçesinde yaşandı. Bakkaldan iki şişe viskiyle üç şişe şarap çalan İshak Aydın adında bir kişiyi belde esnafı bir ağaca Kızılderililer gibi bağlayıp sopalarla dövdüler. Kanımca olay şu şekilde gelişti: Devletin her kademesinde görülen karanlık ve kirlilikten bunalan vatandaşlarımız, son hırsızlık vakasını da görünce, ' bu kadarı da olmaz artık, pes vallahi' diyerek dayanışmacı bir ruh hali sergilediler ve hırsızı ağaca bağlayarak tüyü bitmemiş yetimin hakkını çalan bu insafsıza ellerinde sopalarla ' tepki gösterdiler' . Jandarmanın olay yerine gecikerek gelmesi nedeniyle bu tepkinin 3.5 saat sürdüğü iddia ediliyor. Kaymakam ise, ' hayır gecikme 1 saat kadardır' diyerek halkın duyarlılığını ve tepkinin boyutlarını küçümsemeye çalışıyor. Fakat, yemezler!Bu millet sabırlıdır, çalan çırpana karşı bile bir yere kadar hoşgörüsü vardır. Ama bu hoşgörü fazla zorlanmamalıdır. Aksi halde sıranın kendilerine geleceğinden endişe eden ve susmayan, tepkileriyle hırsızı hastanelik eden Edremitli esnaf kardeşlerimizi de bu arada kutluyorum. Tepkisiz bir toplum olmadığımızı şimdi herhalde siz de anlamış ve rahatlamışsınızdır.