Serdar BÜYÜKÖZER

İnsan Korsanlığı

Bir arkadaşım var. Kolesterolü normalin altında. Doktor önce test sonuçlarına inanmamış, tekrar istemiş. Yine düşük çıkınca arkadaşımdan izin vermesini rica etmişler, kendisinin, anne ve babasının kan örnekleri ABD'ye gönderildi. Kim bilir belki de arkadaşımın DNA'sı bir kolesterol düşürücü ilacın bulunmasına yardımcı olacak. ...yle bir buluştan ilaç şirketi trilyonlar kazanabilir, peki arkadaşıma patent ödenmeli mi?

Michael Keathon'un 4 kopyasının
çıkarıldığı "Dördümüze bir eş" filmi
gerçek mi olacak?
Genetik bilimi daha şimdiden bizi şaşırtacak sonuçlar üretebilmeyi başardı. Haber çıktığından beri herkes kopyalanan koyundan bahsediyor. Politikacılar, bilim adamları, sanatçılar, köşe yazarları görüş bildiriyorlar. Aylık bir dergide yazılar, bir ay önceden yazıldığı için Nisan ayında siz bunları okurken konu belki kamuoyumuzda güncelliğini yitirebilir. Ancak buluş bence çok önemli. Konu değişik kişiler tarafından başka şekillerde ele alındı. Ben en çok Kürşat Başar'ın hicvini beğendim. Eğitim sistemimizin zaten yıllardır birbirinin kopyası insanlar ürettiğini söyleyerek taşı gediğine koydu. Ben de kendi görüşlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.

Ortaya yanıtlanması gereken bir çok soru çıkıyor. Bunlara bakıp aman vazgeçelim demek doğru değil. Dinamiti tünel açarken de savaşırken de kullanmak mümkün. Genetik buluşlar da hem iyi amaçlarla hem de kötü amaçlarla kullanılabilir. Aşağıda bahsettiğim olması muhtemel olaylar, ya da yanıt bulmamız gereken sorular belki çok uzun bir süre gündeme gelmeyecek. Ben er ya da geç insanlığın bunlarla yüzleşeceğine inanıyorum:

* Kopyası alınan insana üretilen kopya başına lisans ödenecek mi?
* Üretilen canlı (ille insan olmayabilir) melez olabilir, yani yeni bir tür yaratılabilir. Bu türün patenti alınabilecek mi, alınabilmeli mi?
* Kopyaların kötü kullanımı nasıl önlenecek. Bir liderin kopyası aslının yerine geçerse bu nasıl anlaşılacak? Ya da kopya aslında iyi bir liderin çizgisini sürdürmek amacıyla oraya konmuşsa (aslı ölebilir vb) denenmiş liderimizi hiç bırakmayalım mı? (Mesela Türkiye'de bizi yıllardır aynı kişiler yönetiyor, bunu yüz yıllarca sürdürmek ister miyiz?)
* Bu teknoloji ile yüksek verimli ucuz işçiler üretilebilecek mi? İnsanların işsizliği ile nasıl başedilecek?
* Genetik olarak tamamen aynı özelliklerde üretilmiş kopyaların insanlarla aynı gereksinimlere sahip olacağı düşünülürse, gıda enerji vb kaynaklar yetecek mi?
* Geliştirilen melez türler kötü kullanılırsa, örneğin asker üretilirse ne olacak. Kopya askerler, kopya düşmanlarla mı savaşacak? Mükemmel askerler, örneğin suda soluyabilen sualtı komandoları, kanatlı taarruz birlikleri üretilirse bunların kontrolü nasıl yapılacak. Yoksa tüm bilim kurgucuların ortak kabusu olan robotlarla insanların savaşması tehlikesine sıra gelmeden insan kendi kopyalarıyla mı savaşacak? Belki de insanlar, robotlarla kopyaları kapıştırır.
* Bir insanın bire bir kopyası insan mı, kopya mı?
* Hayvan hakları gibi, kopya hakları da olacak mı?
* Köleliğin yeni bir türü mü geliyor?
* Dublörlük mesleği bitecek mi?
* Arnold Schwarzeneger (bu adam bu soyad ile nasıl meşhur oldu yav) bir filminde tüpte döllenmiş bir yumurtayı kendi karın boşluğuna yerleştirip hamile kalmıştı. Yumurtası kullanılan kadın da kendi hamilelik hakkından mahrum bırakıldığı için çok rahatsız olmuş, şiddetli tepki göstermişti (menapoza girmeden önce sevdiği erkeğe rastlayamazsa çocuksuz kalmamak için yumurtasını dondurmuş, Arnold'un rasgele seçtiği yumurta onunki çıkmıştı). Kopya üretme yöntemi sperme gerek duymuyor. Herhalde bu da erkekleri oldukça sarsacak. Dölleme rolü kalmayan erkekler bunalıma girecek mi?
* Amazonlar bir kez daha -hem de bu kez tümüyle erkeksiz olarak- tarih sahnesine çıkacaklar mı?
* İnsanların birebir kopyaları da insanların fizyolojik özelliklerine sahip olabileceğine göre, kopyalar da -biz genetik müdahale yapmazsak- seks yapabilecekler ve doğal yollarla çocuk sahibi olabilecekler. Yani kopyaların doğal insan çocukları ve aile hayatı olabilecek. Buna karşılık, rahim dışı (laboratuvar ortamında) gebeliğin tamamlanması mümkün olduğunda hiç hamilelik yaşamadan çocuk sahibi olmak ya da kopya elde etmek mümkün olacak. Yani kopya ebeveyni olan doğal çocuklar ve doğal ebeveyni olan kopya çocuklar olacak. Peki çocuk psikologları, evlilik danışmanları, sosyal uzmanlar yeni sorunlar için hazırlık yapıyorlar mı?
* Belki de kopyalara müdahale ederiz ve ortaya seks yapamayan bir insan türü çıkar, görevi sırf çalışmak olan. Karınca gibi çalışan bir insan ırkı. Karınca gibi olmayanlar ne yapacak?
* Hiç hamile kalmadan çocuk sahibi olabilmek, kadınlara çalışma hayatında yeni ufuklar açacak. Uzun süre işten ayrı kalmak yüzünden kariyer tehlikeye atılmayacak. Ama hem erkekler hem de kadınlar, çalışmaktan başka bir şey düşünmeyen kopyalar ile rekabet edebilecekler mi? Günün birinde kopya patronlar için çalışacak mıyız acaba?

Hep korkutucu şeyler söyledim. Biraz da iyi şeyler söyleyeyim:
* Beyindeki bilgileri de kopyalamayı başardığımızda ölümsüzlüğü yakalamış olacağız, sağlam bir bedene sahipken yeterince kopya yapıp dondurabiliriz. Beynimizdeki bilgileri de sürekli arşive alabiliriz. Bedenlerimizden biri yaşlanınca ya da hasar görünce bilgiler dondurucudaki genç bedene aktarılıp, kusurlu beden imha edilir. Mesela AIDS mi olundu? Bilgileri aktar, hasta bedeni yok et. Hiç bir hastalıktan korkmaya gerek yok.
* Tıp fakültelerinde kadavra sıkıntısı sona erecek. Hatta günün birinde büyüme sürecini hızlandırırsak, yani otuz yaşındaki bir bedeni sıfırdan üç saatte elde edersek, öğrenciler kendi bedenlerini bile inceleyebilir. Anatomi dersinde cebe parmak, kulak koyma şakaları bitiyor. Artık arkadaşınızın çantasına kendi kellenizi koyabilirsiniz (doktor arkadaşlarınıza sorun valla yapıyorlarmış).
* Çiftleştirilemeyen panda, koala haberlerini hatırlıyor musunuz, türlerin yokolması artık gerekmiyor, tam tersine, ressamın paletindeki renkleri karıştırıp yeni renkler elde etmesi gibi artık biz de yeni türler üretebileceğiz.
* Genetik hastalık ve kusurlar ortadan kalkacak. Ya da en azından kopyalama sırasında yokederek mükemmel kopyalar yapabiliriz. Kendi çocuğunuzun döllenme aşamasında olaya el koyarak, cenini bir çeşit genetik filtreden geçirip, kelimenin tam anlamı ile nurtopu gibi olmasını sağlamak mümkün olacak.
* Estetik cerrahi branşına gerek kalmayacak. Çünkü herkes güzel bir bedene sahip olabilir. Günün birinde elbise alır gibi beden satın alacağız. Kalite kalite bedenler olacak. İyi marka bedenlerin bağışıklık sistemi güçlendirilmiş olduğundan o bedenleri alanlar daha az hastalanacaklar. Ya da Uzak Doğu'dan gelen ucuz bedenleri kullanıp her sene değiştireceğiz!
* Kopya üretmek bu kadar kolay olunca, cansız vitrin mankenleri yerine, canlı mankenler kullanılabilir.
* Sanıyorum seks endüstrisi bu işten oldukça karlı çıkacak. Sektör idealinizdeki erkeğin/kadının aslını değilse bile kopyası ile gerçekleştirebileceğiniz fantezileri ticari meta haline getirecek. Bu sektörde asıl çalışanlar ise işsiz kalma tehlikesi yaşayacaklar. Ya da kim bilir belki kopya fanteziler ucuz, orijinal (doğal) fanteziler pahalı olacak.
* Günün birinde bu teknoloji iyice ayağa düşünce, belki lise öğrencileri için biyoloji deneyi olarak lise müfredat programına girecek. Liselerde fen bilgisi derslerinde ev ödevi olarak yeni canlılar üretilecek. Herkes kendi evcil yaratığını kendi yaparak, özgün bir evcil yaratığa sahip olabilecek. Dalgınlık sonucu ya da yaramazlık olsun diye yırtıcı ve tehlikeli yaratıklar üreten gençler okul disiplin kuruluna verilecekler.
* Şöyle bir düşününce aklıma bunlar geliyor. Bir çok kişiye bunlar hiç mümkün görünmüyor, hatta bazıları "doğru mu diye araştırıyoruz" türünden demeçler veriyorlar. Bunu, insanın ilahi bir güce ulaştığı yolunda yorumlayanlar ya da kopyalama sıfırdan yaratmak değil diye karşı çıkanlar var. Bana göre genetik bilim son derece somut ve bu dünyaya ait. Biz nasıl tavır alırsak alalım, gelişecek. Bilim ilerliyor, birilerin kendisine inanıp inanmadığı ile de ilgilenmiyor. Varlığından kuşkulanmak ya da sonuçlarından kaçmak yerine yararlarını kullanmaya, kötü kullanımından doğacak sorunlarla da yüzleşmeye hazır olmalıyız. Sağlıcakla kalın.

Not: Her pazartesi Açık Radyo'dayım (94.9MHz, saat 18:40, Bilgisayar Dünyası programı)