Serdar BÜYÜKÖZER

İyi Şanslar
Bu yazı size şans getirecek

Hayatını değiştirecek hiç bir şey yapmıyorsan hayatın değişmez.

BİR süre önce elektronik posta aracılığı ile bir yazı aldım. Konu kısmında ' iyi şanslar' yazan bu İngilizce mektubun içeriği özetle söyle: Yazı kendisini okuyanlara uğur getirdiğini ancak bunun için bu mektubu on ayrı kişiye daha yollamam gerektiğini söylüyordu. Notun dağıtım listesinde pek çok tanıdık isim var. Doğal bir şey herkes kendi çevresine yollamış. Listede gerilere gittikçe ünlü isimlere de rastladım.

Bu tarz bir yazıyı bundan yıllar önce evimizin posta kutusunda bulmuştum. Üstelik onda sadece iyilik vaad edilmiyor, mektubu çoğaltıp göndermezsem başıma felaketler geleceği de yazıyordu. Mektubu çöpe attım. Doğrusu kalbim biraz daha hızlı çarpmaya başladı. İlk kez bir uğursuzluğa meydan okuyordum. O tarihten beri arzu edip yapabildiğim pek çok şey de var, uğraşıp elde edemediğim şeyler de. Hiç birini bu mektuba bağlamıyorum. Hiç üstünde durmadım. Üniversitedeyken de biri defterimin arasına böyle bir şey koymuştu. Onu da yırttım.

Bu sonuncuyu yırtmadım. Sakladım. Neden mi? Çünkü artık bir yazarım. Bundan güzel bir yazı çıkar dedim. Bu konuda yazmaya karar verdim. Şu anda okuyorsunuz. Rastlantılara inanırım. Kadere ve şansa inanmam. Piyangodan para kazananlar şanslı olan kişiler değil, onlar bilet alarak kendilerine para kazanma fırsatı verdiler. Bilet almamış olsalardı bu ' şans' onlara uğrayabilir miydi? Bilet alıp para kazanamayanlar ' şansız' değil, bu zaten herkesin kazanamayacağı bir durum. Çok kişi kaybediyor, birkaç kişi kazanıyor. Oyunun kuralı baştan belli.

Bana göre, uğur ya da uğursuzluk mektupla gitmez. Ama yine de bu etkinliği masum ve zararsız bir etkinlik olarak niteleyemiyorum. Çünkü, elektronik posta yokken gereksiz kağıt, fotokopi ve posta masraflarına yol açıyorken şimdi de ağlar gereksiz yere tıkanıyor. Okumak ve dağıtmak için boş yere zaman harcanıyor. Bence bu da bir çeşit virüs, üstelik tek anti-virüs önlemi de insan beyni. Bazı insanlar, güzel şeyler yaratıp varlıklarını gösteremeyince, anonim kalmak pahasına bu tür şeyler yapıyorlar. Yazdıkları şeyler sonsuza dek ağlarda, postada dolaşıp duruyor. Ülke verimliliğine de olumsuz katkı yapıyorlar.
İyi Şanslar yazısını ' bundan bir makale çıkar' deyip sakladıktan kısa bir süre sonra ofise bir de faks geldi. Bu konu hassas. Çünkü bu kez konu laiklik. Özetle, siz de Türkiye'nin laik kalması gerektiğini düşünüyorsanız, bu faksı on arkadaşınıza fakslayın diyor.

Tamam Türkiye laik kalsın da, her şey benim bu on faksı çekmeme mi bağlı? İrtica fakslaşarak mı bugünkü düzeyine gelmiş? Bende kimlerin faksı var, arkadaşlarımın, tanıdıklarımın, yani belli başlı konularda benim gibi düşünenlerin. Faksın içeriğini benimsemiyorsam zaten yırtıp atarım. Benimsiyorsam, on tane daha benim gibi düşünen kişiye fakslamanın bana, onlara ve Türkiye'ye ne faydası olabilir?
Hani, bir hedef faks numarası verilir, fakslar oraya çekilir, çekilen faks sayısı alan için tepkinin şiddeti konusunda fikir verir, ortak bir tepki gösterilir, hareketin bir anlamı olur. Bu şekilde, sadece spagetti bir faks trafiği, hepsi o kadar. Maalesef ben bunu da, ' saf biri herhalde, aklı bu kadar yetmiş' olarak değerlendiremiyorum. İçeriğinden bağımsız olarak bu tarz eylemlerin hepsi kötü niyetli, iletişim ortamlarını gereksiz yere tıkamaktan başka hiç bir işlevi yok.

Bu konuda bir de elektronik posta aldım. Biraz daha iyi niyetli bir yaklaşım gibi gözüküyor ama sonuç ağları tıkamaktan başka bir işe yaramıyorsa... Yani gereksiz. Bilmem anlatabiliyor muyum? Şöyle bakmalı diye düşünüyorum: Böyle bir yazı ağda bir yıl dolaşsa, o bir yıl içinde gerçekten laikliğe olan duyarlılık artar mı, irtica geriler mi, bu eylemin hiç başlamamış olması ile yapılmış olması arasında bir yıl sonunda bir fark olur mu? Ben rahatlıkla evet diyemiyorum. Ama fikirler tabi ki tartışılabilir. Bu kadar notu üşenmeden dağıtanlar da sonuç olarak inandıkları bir şey yapıyorlar.

Alın size başka bir örnek; bazen medya dahi bu tuzağa düşüyor: Sanıyorum geçen sene yazın gazetelerde yayınlandı. Çocuklara dövme dağıtılıyormuş. Dövme deri yolu ile vücuda uyuşturucu veriyormuş. Böylece çocuklar uyuşturucu bağımlısı oluyormuş. Şimdi, buraya kadar mantıklı görünüyor. Kötü insanlar yukarıdakinden daha da kötü pek çok projeyi gerçekleştirebilirler. Peki ben niye inanmadım? Çünkü, yazının altındaki imza: Amerikan Hava Kuvvetleri. Ortada tüm dünya çocuklarını tehdit eden bir tehlike var, haber verilecek. Konu uyuşturucular. Uluslararası ya da Amerikan Tıp veya Narkotik otoriteleri sessiz, Amerikan Hava Kuvvetleri medya deyimi ile haber atlatıyor, haberi herkesten önce veriyor. Hepsinden önemlisi yazının altında daha fazla bilgi için başvurulabilecek bir adres yok. Yani böyle korkunç bir uyarıyı okuduktan sonra her çeşit dövmeden korkmaktan başka yapacağınız bir şey yok. Bu dövmeler, ele geçirilmiş mi, piyasaya dağıtılan olmuş mudur, olmamışsa niye yazıp milleti korkutuyorsunuz, olmuşsa niye örnek resimleri de basmıyorsunuz? Mesela sahte para ele geçiriliyor, hemen bankalara döviz büfelerine sahte parayı tanıyabilecekleri ipuçlarını gösterir resimli bültenler gönderiliyor. Uyarı yazısına da bu tür dövmeleri nasıl tanıyacağımız konusunda bir açıklama koymak gerekmez mi? İşte ben de tersten düşünüyorum, her şey bu kadar eksik olamaz demek ki doğru değil diye. Zaten yayınlandıktan sonra başka kurumlar tarafından doğrulanmadı.
Özetle bu işler, eskilerin deyimi ile ' abesle iştigal etmek' . İşe yarar bir şey yapmak istemek güzel. Madem kötü niyetli değilsiniz, gerçekten bizleri bir kötülüğe karşı uyaracaksınız. O zaman yazınızı medya aracılığı ile iletin yani bir kerede herkese gönderin, sadece on kişiye değil. Sadece uyarınızı değil, niye uyardığınızı da yazın ki sorgulayabilelim. Altına adınızı yazın ki, anlamadığımız şeyler için sizi bulup sorabilelim, hem de güvenilir bir bilgi kaynağı mısınız görelim.

Herhalde bu yazıdan sonra kimse bana bu tür postalar göndermeye cesaret edemeyecek. Çünkü bu davranışı batıl inançlara boyun eğmek ya da boş yere zaman kaybı olarak değerlendirdiğimi artık biliyorlar. Kimse böyle biri olduğunu kabul etmek istemez. Bana bu postayı yollayan arkadaşıma sorduğumda: ' İnanmıyorum, ama neme lazım, ben de kalmasın' dedi.

Yazılar elime geçeli çok oldu ve ben onları hiçbir yere göndermedim. Yani şu anda felaketler kapımda kuyruk olmalı. Ama sanırım, artık kendimi garantiye aldım. Çünkü on tane değil, 50.000'den fazla kopya dağıtmış bulunuyorum. Hem de bir kaç çeşit. Şu anda elinizde. Yani top sizde. Ne yapacaksınız? Yazımı çoğaltacak mısınız?

Her ayın ilk Cuma'sı 17:30'da Açık Radyo'dayım (94.9 MHz). Bu ay 4 Temmuzda.


MESAJLARDAN ÖRNEKLER

Turkiye Cumhuriyeti seyhler, dervisler, murutler ve meczuplar memleketi olamaz; en dogru, en gercek yol medeniyet yoludur. Medeniyet emir ve isteklerini yapmak, insan icin yeterlidir. Millet, hukumetin gozcusu olmak durumundadir. Cunku hukumetin icraati kotu olup da millet itiraz etmezse butun kusur ve kabahate katilmis demektir.
Mustafa Kemal Ataturk

Yukaridaki goruslere katiliyorsaniz en az 10 kisiye mailleyin. Karsilik olarak atilabilecek kufurlu maillerden lutfen cekinmeyin. Cunku bu ulkede Mustafa Kemal'i sevmeyen bir suru insan var.Ve bu insanlar bu sevgisizliklerini artik gizleme geregi duymuyorlar ve kimseden de korkmuyorlar. Bu ulkede Ataturk'u seven, onun fikir ve dusunceleriyle cizilen rotanin degismez oldugunu bilen ve bu rotayi degistirmek isteyenlere karsi direnen insanlar oldugunu gostermek icin gelin bu mail zincirini kuralim. Gunleriniz hep aydinlik olsun.........

Bu zinciri kurduk diyelim. Kim görecek? Bilgisayarı olanlar. Satışlar daha yeni yıllık 300.000'e ulaştı. Her bilgisayarı olanın elektronik-posta adresi de yok. Nüfus 70 milyona gidiyor. Bu küçücük zincir ne işe yarayacak?


Anyone who receives this must send it to as many people as you can. It is essential that this problem be reconciled as soon as possible. A few hours ago, I opened an E-mail that had the subject heading of AOL4FREE.COM.Within seconds of opening it, a window appeared and began to display my files that were being deleted. I immediately shut down my computer, but it was too late. This virus wiped me out. It ate the Anti-Virus Software that comes with the Windows 95 program along with F-Prot AVS. Neither was able to detect it. Please be careful and send this to as many people as possible, so maybe this new virus can be eliminated.

Özetle: Bir elektronik posta almış. Açar açmaz diski zarar görmüş. Aman herkesi uyarın, ben yandım, siz yanmayın diyor. Sadece posta almak yolu ile virüs sisteminizi bozamaz. Çalıştırılabilir nitelikte bir dosyayı alıp çalıştırırsanız ve o bir virüs ise o zaman bundan zarar görürsünüz. Tehlikeli bir dosyayı sadece kopyalamak tehlikesizdir. Tehlike onun bilmeden çalıştırılmasıyla ortaya çıkar. Eğer bir virüs bulduğunuza inanıyorsanız ve iyilik olsun diye herkesi uyarmak istiyorsanız yapacağınız en doğru hareket bu dosyayı Anti-Virüs programları üreten bir kaç şirkete yollamaktır. Onlar gereğini memnuniyetle yapacaklardır.


Subject: FW: Good Luck
Hawaiian GOOD LUCK TOTEM
This totem has been sent to you for good luck. It has been sent around the world nine times so far. You will receive good luck within four days of relaying this totem. Send copies to people you think need good luck. Don't send money as fate has no price. Do not keep this message.

The totem must leave your hands in 96 hours. Send ten copies and see what happens in four days. You will get a surprise. This is true, even if you are not superstitious. Good luck, but please remember: 10 copies of this message must leave your hands in 96 hours... You must not sign on this message...

Özetle: Hawai'den İyi Şanslar totemi aldınız. 10 kişiye 96 saat içinde gönderin. 4 gün içinde şans size gelecek. Bu mesajı saklamayın. Batıl inançlarınız yoksa bile işe yarar. Dünyayı dokuz kere dolaşmış bir not için birbirine gönderen listesi oldukça kısaydı. Listede tanıdık isimler de var. Bazen bu tür mesajların içine mesaj göndermeyenlerin başına gelen felaketler de yazılıyor, göndermedi evi yandı vb gibi. Böylece korku yolu ile dağıtım garantiye alınıyor.
İnsan şansını kendi yaratır. Geçenlerde okuduğum bir yazıda hoş bir cümle vardı:
Son altı ay boyunca hayatını değiştirecek hiç bir şey yapmamışsan, hayatın değişmeyecek.