Tüketicinin SesiBilgisayar Programları ve Güzel Türkçemizİzmir’den bir okurumuz, Emin İpek, gönderdiği faksta, 3.5 yaşındaki oğlu için aldığı “Bilden-Okuyorum” okul öncesi eğitim programı ile ilgili şikayetlerini aktararak bilgisayarlar dergilerinin de ilanlarını aldıkları, tanıtımlarını yaptıkları bu tür programlar konusunda en az üretici firma kadar sorumlu olduklarını yazıyor. Emin Bey firmaya gönderdiği faksı bize de çekerek gereğinin yapılmasını istemiş. Bazı konularda son derece haklı olduğunu düşünerek bu ay onun mektubuna yer veriyorum.
Çıpa mı Çapa mı?Önce okurumuzun, okul öncesi veya okuma öğrenmeye yeni başlayan çocuklara yardımcı olmak amacıyla hazırlanmış bu programdan şikayetlerine bir bakalım. Oldukça uzun bir liste, aynen aşağıda aktarıyorum:
· “Motor” sözcüğü sürat teknesi çizilerek resmedilmiş. Motor deyince akla bu mu gelir? Emin Bey bunun üzere programı satın aldığı bayiye iade etmek istemiş. Önce bayi geri almak istemese de, okurumuz şikayetçi olduğu konuları örnekleyerek açıkladığında razı olmuş. Emin Bey beş dil bildiğini, ancal hiçbirini Türkçesine bulaştırmamaya özen gösterdiğini, Türkçesine bağlı vatansever bir insan olduğunu ve aynı şeyi programı üreten firmadan da beklediğini belirtiyor yazısında. Firma Ne Diyor?Bilden’i aradığımda firmanın yetkilileri, Emin Bey’in Türkçe imlaları konusunda haklı olduğunu, bu dört hatanın da yeni sürümlerde düzeltileceğini belirttiler. Ancak Emin Bey’in sözcüklerin resimlenmesi konusundaki şikayetlerine katılamadıklarını, bu seçimin eğitimcilerin danışmanlığında ve kendi tercihleriyle yapıldığını, durum “çağrışım” boyutu ile değerlendirilirse, sözcüğe bire bir uyan resmin de konulması gerekmeyebileceğini de eklediler. Okurumuzun da belirttiği gibi imla hataları, yanlış yazılan sözcükler eğitim amaçlı bir programda asla olmamalı. Bilden’in sözlerini yerine getirmesini ve bu hataları acilen düzeltmesini bekliyoruz.Aslında bu tür imla yanlışları her tür yayında yapılıyor. Özellikle soru eklerini, “de, da” gibi “dahi” anlamına gelen ekleri sık sık bitişik yazan, “Türkçesi kıt” bir milletiz. İşin kötüsü bunu Türkçeyi en iyi bilmesi gereken yazarlarımız, editörlerimiz de yapıyor. Kendi adıma, PC World Türkiye’de yayımlanan bütün yazıları baskı öncesi tek tek kontrol ettiğimi ve bu tür hataları gözden kaçırmamaya özen gösterdiğimi söyleyebilirim. İş resimlerle altındaki sözcüklerin uyuşmaması meselesine gelince kesin bir şey söylemek güç. Pek çok kişi bir şey öğrenmek için çağrışım yoluna başvurur. Bazen çok alakasız bir şey bize bambaşka bir şeyi çağrıştırabilir; böylece öğrenmemiz kolaylaşır. Tabii, bu tercih son derece öznelken, tercihi bizim adımıza programı üreten firmanın yapması ne derece doğrudur, bilemeyiz. “Projektör” gibi bariz hataları bir kenara bırakırsak, “kaptan” sözcüğünün denizci şapkasıyla resmedilmesi bana hiç de yanlış gelmiyor. Biraz polemik yapmak gibi olacak ama, yunusun da bir balık olduğu tartışılır. Tekeri Tekerçalara YuvarlayalımOkurumuzun iyi yabancı dil bilen, ancak Türkçesine azami dikkati gösteren bir kişi olarak karşı çıktığı noktalarda da bazı farklı görüşlerim var. Artık dilimize yerleşmiş kelimeleri hiçbir gücün silemeyeceğini düşünüyorum. Bilden yetkililerinin belirttiği gibi “televizyon” da Türkçe bir sözcük değil. Herkesin kullandığı “flamingo” sözcüğü yerine kimsenin “su leyleği” diyebileceğini de sanmıyorum. Aynı şekilde, “CD” yerine Türk Dil Kurumu’nun ortaya attığı “teker” sözcüğünü kime kullanmamaktadır, kullanmayacaktır. Dilimizi korumak istiyorsak, bu tür müdahalelerde bulunmak yerine fikir üretmeye daha çok önem vermeliyiz. CD’nin yabancı bir sözcük olduğu ilk CD’lerin çıkışından ancak on yıl sonra TDK’nın aklına gelmişse, o kurumun kapanması gerekir. Üstelik daha alacakları çok yol var: Örneğin İngilizcede Türkçeden üç kat daha fazla sözcük bulunuyor ve bu uçurum, yeni teknolojiler ve kavramlarla birlikte her geçen gün daha da büyüyor. TDK, bu tür açıkları kısa sürede kapatabilecek, bütün yenilikleri takip edip çıkan her yabancı yeni sözcüğe anında karşılık bulabilecek, daha önemlisi, önerdiği sözcükleri her tür yayın kuruluşuna iletip, onların Türkçeleştirme işini kendi çözümleriyle halletmelerinin önüne geçebilecek bir kuruluş olsaydı, 3-4 ayda bir çıkardıkları onar sözcüklük listeler gazetelere alay konusu olmazdı.Bu ülkede fikir ve teknoloji, dolayısıyla da yeni sözcük üretilemiyorsa, hep yabancı sözcükler kullanmak zorunda kalıyorsak, ne yazık ki katlanmak, yayın organlarının önerdiği ve kullanmaya başladığı sınırlı sayıda “Türkçeleştirilmiş” sözcük ile idare etmek zorundayız: Bu durum çifte karşılıklara neden olsa bile, İngilizce “file” sözcüğüne kimilerimiz “dosya”, kimilerimiz “kütük” desek bile. Ama Emin Bey’in programda rastlayıp ya dilimizde olmamasını, ya da öğrenmede öncelik taşımamasını istediği Flamingo, Gitarist, Flüt gibi sözcükleri hiç kullanmamak sadece düşünce dünyamızı fakirleştirmeye yarar. Üstelik hayvanlar alemi, müzik, doğa gibi konular bana göre öğrenmede en öncelikli konular olmalıdır. Biliyorum, biraz kendi konumun dışına taşıp, Mustafa Arslantunalı’nın ilgi alanına tecavüz ettim. Pusula köşesini takip edenler, onun bilgisayar terimlerini Türkçeleştirmeye ne kadar önem verdiğini ve bu konuda pek çok fikri olduğunu bilirler. Ama uzun yıllar her alanda çeviriler yapmış bir kişi olarak, okur mektuplarını yayınlarken bile, örneğin “hard disk”leri “sabit disk” haline getirmek gibi bir saplantım var. Yine de “CD-ROM”a “CD-ROM” derken hiçbir rahatsızlık duymuyorum; çünkü artık kullanıcıların diline yerleşmiş, kimsenin yabancılamayacağı bir terim. Umarım Emin Bey bu sitemimi mazur görür. BIOS AranıyorAma bu BIOS başka BIOS: Bir muhasebe yazılımı olan “BIOS v.3”ü üreten BIOS firması. Bu yazılım üç ayda bir kullanıcıdan yeni şifre istiyor, kullanıcı da üç ayda bir firmaya telefon edip şifreyi öğrenmek zorunda kalıyor. Kopya yazılım kullanmayı önlemek için icat edilmiş bu “parlak” fikir iyi de, bugünlerde BIOS firması kayıplara karışmış durumda. Telefon numaraları mı değişti, yoksa firmayı mı kapattılar kimse bilmiyor. Benlioğlu A.Ş. de mustarip BIOS kullanıcısı firmalardan biri; her işleri durmuş durumda. BIOS’un yerini, telefonunu bilenlerin insaniyet namına önce (312) 468 05 25 nolu telefonu arayıp Benlioğlu A.Ş.’yi bu dertten kurtarmaları, sonra da PC World Türkiye aracılığıyla diğer BIOS kullanıcılarını bekleyen felaketi önlemeleri rica olunur.
İletişim için: Volkan Ersoy versoy@pcworld.com.tr |