Bildiğiniz gibi Internet ile önümüze büyük bir iletişim potansiyeli geçti, bütün dünyaya yayılmış bir iletişim ağı sayesinde, mesafe tanımaksızın, hızlı iletişim kurma olanağı. Çok büyük bir potansiyel: Internet, başka hiçbir ortamla kıyaslanamayacak ölçüde farklı, yeni bir medya. Benim üzerinde durmak istediğim, Internet'in bilgi alışverişinde sunduğu imkanlardan çok, Internet ile demokrasi arasında kurulan özdeşlik...
Bu konuda her şeyden önce, Internet'in tamamen serbest, özgür, sansürsüz bir iletişim ortamı olduğu söylenir. Doğrudur da: Büyük bir soğuk savaş projesinin beklenmedik çocuğu olan Internet'in gelişim çizgisi, şimdiye dek kuralsız, kralsız ve kısıtsız işleyebilmesini sağladı. Ama bunun böyle sürüp gideceğine dair iyimser bir kanıt yok elimizde. İki örnek: ABD'de çocukları zararlı etkilerden korumak, Türkiye'deyse devleti zararlı faaliyetlerden korumak amacıyla Internet üzerindeki iletişime kısıtlamalar getirilmeye çalışılıyor. Serbest bilgi alışverişi, hem siyasal aygıtlar yani hükümetler, hem de firmalar yani sermaye tarafından kontrol altına alınmaya çalışılıyor. Internet'in ayırıcı özelliklerinden biri, bir merkeze sahip olmayışı, "gönüllülüğe" dayalı bir mekanizma ile işlemesiydi. Yakın gelecekte, Internet'in bu görünümünün hızla değişmesi beklenebilir: Bir yandan Internet'in ticarileşmesi onu öteki medyalara daha fazla yakınlaştıracak, bir yandan da resmi kısıtlamalar sansürsüz iletişimi köstekleyecek... Çünkü şimdiye dek Internet'in hızlı gelişimi, yasa koyucuları ve iktidarları hazırlıksız yakalamıştı. Bilgi-işlem ve elektroniğin dünyasında yasal düzenlemelerin hep bir parça geriden geldiği bilinir... Internet'in sunduğu özgürlük ufku için ikinci tehlike olan ticarileşme, herhangi bir yasal düzenlemeye gerek olmadan zaten kendi rayında ilerliyor. Internet, reklamlar için halihazırda iyi bir medya. Reklamların ötesinde, merkezi ve kutupları olmayan bir ağın yavaş yavaş büyük firmaların denetimine girmesi, kendi başına Internet'in bugünkü yapısını bozabilecek bir durum. Bunlar, Internet'in amorf yapısına yönelen dış tehditler. Ama Internet'in özgürlük ve demokrasiyle özdeş görülmesini safdillik haline getiren bir de 'Rockefeller sendromu' var: Biliyorsunuz, Internet'in bize sunduğu en önemli iki şey, iletişimde sağlanan büyük hız ve ortak ilgileri olan insanların mesafeden bağımsız bir "cemaat" oluşturabilmeleri... Yani sanal cemaatler. İşte Internet üzerindeki iletişimi Rockefeller'in gazetesine benzeten şey de budur: Bu iletişim ortamında bir kamunun, herkese açık ortak bir paydanın bulunmayışı, kullanıcının sadece kendi ilgilerine, kendi isteklerine göre istediği bilgileri alıp, istediği tür bilgi alışverişine girebilmesi... Dolayısıyla Internet'te sörf yaptığınızda "dışarısı" ve "öteki" yoktur aslında. Bu da, bildiğimiz özgürlük ve demokrasi kavramlarıyla bire bir örtüşen bir şey değil.
Çünkü Star Trek hayranlarının bulunduğu bir grupta, zaten önceden belirlenmiş bir ortaklık varsayılır, orada belirli bir yönden bana benzeyenlerle, sadece onlarla ilişki kurarım. Tıpkı Rockefeller için hazırlanmış gazete gibi: Katlanılması gereken yabancılar, insanı üzen kötü haberler yok. Her şey hasta yatağındaki milyarderin, ya da klavyesinin başındaki kullanıcının seçimlerine göre belirlenmiş... Kendi içine kapalı, başkasına tahammülsüz bir dünya. Bu nedenle, Internet üzerinde oluşan sanal cemaatler "ifade özgürlüğü" açısından önemsenebilirlerse de, demokrasi kültürüne yaptıkları katkılar tartışılabilir. Farklılığın, karşıtlığın olmadığı, benzerliğin, benzer ilgilerin odak noktasında durduğu bir "iletişim cenneti"nde, dünya sadece o ilgi alanlarıyla sınırlanmıştır. Peki, giderek yaygınlaştığında bu durum, bir dünyaya açılma yerine içe kapanmayı yoğunlaştırmayacak mı?
Artık, "bilgi çağı" gibi yuvarlak ve anlamsız sloganlarla yetinmeyip, Internet'in olanakları ve gelecekteki konumu hakkında uzun uzadıya kafa yormak gerekiyor. Çünkü her halükarda Internet, giderek daha fazla sayıda insanın hayatında önemli bir yer işgal etmeye başlayacak.