Volkan Ersoy

Endüstri

DVD: CD Sürücüler Tarih mi Olacak?

Yüksek kapasiteleri, yüksek görüntü ve ses kaliteleri ile sadece CD-ROM'ları değil, audio ve video cihazlarını da tarihe gömmeye hazırlanan DVD sürücüler 1997'nin yıldızları olabilir.

1996 YILI boyunca CD-ROM sürücü teknolojisinde büyük bir ilerleme kaydedildiğini, sürücü hızlarının ikiye, hatta üçe katlandığını gördük. Piyasada artık 6 hızlı CD sürücü bulmak mümkün değil, birkaç ay sonra 8 hızlı sürücülerin de silinip yerlerini 10 hızlılara bırakacağını söylersek yanlış olmaz. 12 hızlılar ise yavaş yavaş piyasaya girmeye başladı. Peki bu hız yarışı böyle sürüp gidecek mi? Kimse bundan emin değil, çünkü CD teknolojisinin, hatta bazı tüketici elektroniği ürünlerinin yerini alabileceği ileri sürülen bir teknoloji ile karşı karşıyayız. Bu teknolojinin adı DVD (Digital Video Disc).

STANDART SAVAŞLARI

1995 YILI sonlarında, PC ve tüketici elektroniği endüstrisinin devleri, artık standartlaşan CD-ROM'ların bir sonraki neslinin üretilmesi gerektiğine karar vererek daha yüksek kapasiteli ve daha üstün özelliklere sahip bir optik disk üretmeye karar verdiler. Ancak bir tarafta Sony ve Philips'in diğer tarafta Toshiba ve Time Warner'ın bulunduğu guruplar bu yeni depolama ortamının standardı üzerinde anlaşmaya varamayınca işler kızıştı. Sony/Philips ikilisi CD teknolojisinin doğrudan uzantısı sayılabilecek bir teknoloji ile 3.7GB'lık tek taraflı MMCD'leri üretmeyi planlıyordu. Karşı taraftaki Toshiba ve Time Warner grubunun planladığı SD (Super Density) diskler ise 5GB kapasiteliydi.

Daha önce video kasetlerde VHS-Betamax savaşından galip çıkan Matsushita Electric Toshiba'nın tasarımından yana oy kullanınca Hitachi, JVC, Pioneer ve Thomson gibi büyük firmalar da SD grubuna geçtiler. Tam bu sırada Sony'den MMCD'nin 7.4GB'lık çift tabakalı versiyonunu üretme önerisi geldi, ancak SD grubu çoktan eğlence endüstrisinin bazı güçlü isimlerini tarafına çekmişti ve öneriyi reddetti.

Sony ve Philips yavaş yavaş endüstrinin tek bir standart belirlenmesi için yaptığı baskılara dayanamadı ve uzlaşmaya karar verdi. 1996 yazında Apple, IBM, Compaq, Fujitsu, HP, Microsoft ve Sun Microsystems'in başını çektiği bir teknik çalışma grubu uzlaşmaya varılması için talepte bulundu. Söylentilere bakılırsa, IBM ' Bir iki hafta içinde uzlaşmaya bakın, yoksa biz Toshiba ve Time Warner'ın daha yüksek kapasite sağlayan SD formatını seçeceğiz' demişti. Öte yandan IBM, Toshiba ile de görüşmüş ve Sony'nin sinyal modülasyon ve veri düzeltme teknolojilerinin daha iyi ve üretimi daha kolay olduğunu vurgulamıştı. Bu çetin savaştan sonra, taraflar verilerin, CD kalitesindeki seslerin ve dijital video görüntülerinin depolanabileceği yüksek kapasiteli bir DVD-ROM (Digital Video Disc) standardı üzerinde anlaştılar.

Daha sonra üzerinde anlaşmaya varılan DVD'lerin teknik detayları gelmeye başladı. Silinebilir formattaki DVD'ler 2.6GB, tek seferlik yazılabilir versiyonu ise 3.8GB olacak, ancak kısa süre içinde 4.7GB kapasiteli yazılabilir DVD'lerin üretilmesi planlanıyor. ROM versiyonu ise daha önce belirtildiği gibi 4.7GB. Sony/Philips'in kabul ettiği 3M teknolojisi ile çift tabakalı, 8.5GB DVD'ler üretilebilecek ve bu teknoloji ile SD grubunun çift taraflı üretim teknolojisi birleştirilerek kapasiteyi 17GB'a çıkartmak mümkün olacak.

Firmaların bu standartlar üzerinde anlaşması kolay olmadı, çünkü Sony ve Philips şimdiye dek patent hakları sayesinde satılan her CD'den 25 cent kazanıyordu. Daha pahalı olmaları nedeniyle, satılan her DVD'den de 60'ar cent kazanmayı umuyorlardı. Ama bu kalabalık grup içinde artık herkesin disk başına 60'ar cent kazanması mümkün değil.

Yaşanan anlaşmazlıklara karşın, bu uzlaşmanın bozulması pek mümkün görünmüyor. Bunun nedeni DVD'lerin sadece bilgisayar dünyasında değil, tüm elektronik sanayiinde yeni bir dönem açacak olması. Çünkü DVD'ler ve DVD sürücüler yüksek ses kaliteleri ile audio cihazlarının, görüntü kaliteleri ve kapasiteleri ile video oynatıcıların, ve elbette CD-ROM'ların yerini alabilecek. DVD sürücülerin TV'ye bağlanan modelleri olduğu gibi, CD sürücüye benzer PC modelleri de var. Analistler önce hangi pazarın atağa geçeceğini kestiremiyorlar. 1997 sonlarına doğru 500 - 800 $ fiyatla satılacak olan ev pazarına yönelik DVD sürücülerin video kayıt cihazları (VCR) gibi kayıt yapamayacakları için, fazla tutulmayacağını söyleyenler olduğu gibi, VCR'ların da zaten kayıt yapmaktan çok film oynatmakta kullanıldığını, bunun etkileyici bir faktör olmadığını söyleyenler de var.

Geriye dönük uyumlulk konusunda da olumlu haberler var. PC'ler için üretilen DVD sürücüler ile, CD-ROM'da gelen uygulamaları ve audio CD'leri çalıştırabileceğiz. Ancak evler için üretilen ve TV'ye bağlanan DVD player'lar DVD'lerle birlikte sadece müzik CD'-lerini destekleyecek.DVD'DE NELER VAR?DVD'lerdeki bu yüksek kapasiteyi, iz sayısının artırılmasına ve veri oyuklarının küçültülmesine dayanan bir teknoloji sağlıyor. Standart CD'lerde izler arasındaki mesafe 1.6 mikronken DVD'lerde 0.74 mikron. Veri oyukları arasındaki mesafe CD'lerde minimum 0.83 mikronken DVD'de bu değer minimum 0.4 mikrona düşüyor. Gelecekte üretilecek 17GB kapasiteli DVD'lerde de aynı değerler geçerli, ancak bu sefer disk tek tabakalı değil iki tabakalı olacak. DVD sürücünün lensi iki farklı odağa sahip olacağı için gönderilen lazer ışını önce ilk tabakaya, sonra ikinci tabakaya odaklanacak.Yüksek kapasiteleri dışında nedir bu DVD'leri bu denli cazip yapan, bir teknoloji savaşı alanına döndüren şey? TV'ye bağlanabilen set üstü DVD Player ve PC'ler için DVD-ROM sürücüler üretmeye hazırlanan Toshiba, Web sitesinde, DVD'nin üstün özelliklerini şöyle sıralıyor:

  • Resim Kalitesi. DVD'nin resim kalitesi lazer disklerden daha iyi ve VHS'nin iki katı. Bunun nedeni, DVD'nin tamamen dijital olması. Böylece sinema salonlarında seyredilen filmlerin kalitesine erişilebilecek. DVD aynı zamanda TV'nizde daha çok ve daha küçük pikseller kullanarak netliği artıracak. Normalde bir TV'nin çözünürlüğü her yatay satırda 240 piksel; DVD'nin ' widescreen' seçeneği ile bu değer, satır başına 750 piksele çıkacak.
  • MPEG 2 Standardı. Şimdiye kadar MPEG oynatıcılarda MPEG 1 standardı kullanılıyordu. DVD-ROM sürücülerde kullanılan MPEG 2 standartı daha iyi bir sıkıştırma oranı sağlanacak. Böylece 4.7 GB'lık bir DVD'ye 133 dakikalık bir film sığabilecek. Bu filmleri PC'lerimizde tam ekran boyutunda ve saniyede 30 kare hızında izleyebileceğiz (bu oran TV'lerde saniyede 24, sinema filmlerinde saniyede 25-26 kare).
  • Üstün Ses Kalitesi. DVD sürücülerde Dolby AC3 dekoderleri sayesinde CD kalitesinde ve ' Surround- Sound' teknolojisi ile üretilmiş ses ve müzikler kullanılabilecek.
  • Farklı Kamera Açıları. DVD'lerin kapasitesi yükselip 17GB'a çıktığında, filmler tamamen etkileşimli hale gelecek ve bu tekniğe uygun çekilmiş filmlerde çeşitli sahneleri farklı kamera açılarından izlemek mümkün olacak.u Daha Fazla Etkileşim. Prodüktörler ve film yönetmenleri, DVD'nin sağladığı olanaklarla etkileşimli filmler yapabilecekler. Böylece aynı filmi farklı mekanlarda, farklı karakterlerle, farklı kurgularla oynatmak izleyenin tercihine bağlı olacak.
  • Zengin Dil Seçimi. DVD'de gelen filmlerde ve multimedia uygulamalarında kullanıcı 8 ayrı dilden birini seçebilecek. DVD filmlerde, aynı Avrupa'daki bazı TV kanallarında olduğu gibi film altyazıları, bu 8 ayrı dilden birinde görüntülenebilecek.
  • Otosansür Seçeneği. Sinema filmleri tüm dünyada uygulanan bir derecelendirme yöntemiyle, cinsel içeriğine ve şiddet sahnelerine göre G ile R arasında bir puanlamaya tabi tutuluyor. DVD'de gelen filmler hangi kategoriye girerse girsin, filmleri, özellikle ailenizin küçük üyelerini düşünerek daha hafif kategorilerde izleyebileceksiniz. Filmler üretim aşamasında bu tekniğe uygun olarak çekilirlerse, filmin anlatım bütünlüğü bozulmadan seks ve şiddet sahneleri ' kilitlenebilecek'.

FİLMLER VE OYUNLAR

DVD'ler çok sayıda olanak sunuyor olabilir, ancak şu sıralar, standart tartışmalarına bir de telif hakkı tartışmaları eklendi. Film ve müzik endüstrisi ürünlerinin kolayca kopyalanacağından, bu yolla üretilmiş korsan kopyaların aynı yazılım endüstrisinde olduğu gibi tüm dünyaya yayılacağından endişeleniyorlar. Bu yüzden DVD üretecek gruplar bu konuda bir yasa taslağı önerisi hazırlıyorlar. Kendi film stüdyosuna sahip olan Sony bu çalışmanın sonucunu beklerken, film stüdyosu olmayan Toshiba, 1997 yazında TV'ler için ürettiği DVD Player'ları, sonbaharda da DVD- ROM sürücüleri piyasaya süreceğini duyurdu bile. İşin bir de teknik boyutu var: MPG kodlayıcıları hala çok pahalı, bu tekniği iyi bilen sıkıştırma uzmanı sayısı birkaç düzineyi geçmiyor. Bu durum MPEG 2 standardındaki filmlerin maliyetini artırıyor.

Öte yandan, oyun cephesi DVD'lere daha büyük ilgi gösteriyor. Activison firması Spycraft, Zork Nemesis ve Muppet Treasure Island gibi birkaç CD'de gelen oyunlarını bir DVD'de toplayıp, piyasaya sürülecek yeni DVD sürücülerle birlikte ' bundle' etmeyi planlıyor. Access Software ise, Under A Killing Moon'un devamı niteliğindeki Pandora Directive'i 7 CD'ye sığdırabildiklerini, DVD'lerin hem kullanım kolaylığı, hem üretim maliyetlerini düşürmek açısından büyük avantaj sağlayacağını söylüyor. Aynı şekilde, Powerhouse Entertainment firması, MovieGame adını verdikleri bir teknoloji ile üretilmiş, etkileşimli tam ekran video görüntülerle dolu The Jungle Book ve Pinnocchio oyunlarını piyasaya sürmeye hazırlanırken, DVD'lerin bu tür yüksek kapasite gerektiren oyunlardaki avantajını inkar etmiyor. Bu arada, bazıları gittikçe bir multimedia ortamı haline gelen Internet'in tüm diskleri öldüreceğini söylerken, DVD taraftarı oyun firmaları bunu dert etmiyorlar ve bir CD-ROM'da bile yüzlerce MB veri bulunduğunu, ISDN hatların bile bu kadar veriyi makul bir sürede transfer etmek için yeterli olmadığını söylüyorlar.

DVD'NİN GELECEĞİ

İLK DVD'leri üretecek olan firmalardan Toshiba, gelecekte 44 bit ve 96khz örnekleme frekansına sahip bir audio standardını DVD'lere eklemeyi planlıyor. Bu değerler, müzik CD'lerindeki ses kalitesinin aşılabileceğini gösteriyor. Soru şu: Acaba müzik CD'lerindeki ses kalitesinden daha fazlasına ihtiyaç var mı? İnsan kulağı bu kalitenin ayırdına varabilecek mi?

Bu kalite maliyetleri fazla yükseltmeyecekse ' fazla mal göz çıkartmaz' diyebiliriz. Ayrıca DVD'lerdeki SurroundSound ses özelliği bile tek başına fazlasıyla yeterli. Böylece filmlerdeki ses efektlerini sanki ekrana gelen mekandaymışız gibi, müzikleri ise bir konser salonundaymışız gibi dinleyebileceğiz.

DVD'lerin yüksek kapasitesi özellikle de veri tabanları için çok şey vaat ediyor. Örneğin CD-ROM'da New York eyaletini kapsayan bir veri tabanının, DVD-ROM'da ABD'nin tüm Atlas Okyanusu şeridini kapsayacak şekilde genişletilebileceği belirtiliyor. Elbette bu veri tabanlarına pek çok özellik eklemek de mümkün olacak.DVD'nin bilgisayar, audio ve video'yu bir araya getirerek platformlar arası yeni uygulamalara olanak tanıyacağı da söyleniyor. Yine çok sözü edilen PC-TV, Internet tarayıcılar, bugünkülerden çok daha fazla işleve sahip uygulamalar bu kapsamda değerlendiriliyor.Ve elbette, eğitim uygulamaları, DVD'lere konulması düşünülen multimedia uygulamalar arasında baş sıraya oturuyor. Belki de DVD'ler sayesinde eğitim programları tam donanımlı bir eğitim labaratuvarının yerini tutabilecek. Kapasite problemi olmadığı için, ses, animasyon ve video görüntüleri ile yapılabileceklerin ölçüsü sadece hayal gücü ve üretim maliyetleri ile sınırlı.Firmalar bu uzlaşmayı bozmazlar da, bu ortak standardı sürdürebilirlerse ve telif hakkı sorunları çözülürse DVD birkaç yıl içinde evlerimizde ve PC'lerimizde yerini alacağa benziyor. DVD'nin sağladığı yüksek kapasite, birkaç CD'den oluşan filmlerin, uygulamaların ve oyunların tek bir diske sığdırılabileceği anlamını taşıyor. Ancak DVD'nin sağladığı diğer olanakların tümü ile kullanıldığı uygulamalar ve oyunlar geliştirilebilecek mi, bunu zaman gösterecek. Her şey, diğer teknolojilerin de eş zamanlı geliştirilmesine ve maliyetlerin düşürülmesine bakıyor.