Sina Hakman
Aman Kompüter Türkçesini Seyv EdelimTAM ben de bilgisayarlar ve Türkçe üzerine birşeyler yazmaya hazırlanıyordum ki, PC World'ün Şubat sayısında, Serdar Büyüközer'in köşesindeki mektup beni daha bir heyecanlandırdı. Eğer okumadıysanız ve Şubat sayısı elinizdeyse mutlaka okuyun. Ahmet Tekelioğlu isimli bir kişinin Serdar beye yazdığı, son derece ilginç bir mektup. Okuyamayanlar için özetlersek; Serdar Beyin şirketinin sattığı bilgisayarların içinde gelen yazılımların Türkçe değil, kendi özgün dilinde olmasını gerektiğini; Türkçe'ye çevrilmiş yazılımların büyük sıkıntılar yarattığını anlatıyor bu mektup. Hatta Ahmet bey, kendisi de bilgisayarcı olduğu için kendi müşterilerinin bilgisayarlarına da yazılımların özgün sürümlerini yüklediğini söylüyor; çevirilerin saçmalığından söz ediyor. Tam bu konularla ilgili yazacakken böyle bir mektup okumak, insana doğru yolda olduğu hissettiriyor.Ahmet Beyin satın aldığı bilgisayarın içinden çıkan yazılımın özgün sürüm olması konusundaki isteğine yerden göğe kadar katılıyorum. Ben de aynı şekilde özellikle işletim sistemlerinin Türkçe sürümlerini kullanmaktan pek keyif almıyorum. İşin kötüsü anlayamıyorum. Bilgisayar konusundaki bilgimin neredeyse tümünü İngilizce yazılmış kaynaklardan aldığım için, ben de Ahmet Bey gibi bu tür çevirileri anlamakta zorlanıyorum. Satın aldığım bilgisayarın içinde Türkçesi çıktı diye o sürümü kullanmak zorunda kalmak da hoşuma gitmiyor. Ayrıca benim isteklerim yazılımla da bitmiyor. Satın alırken bilgisayar klavyelerinin isteğe bağlı olarak ister Türkçe F, ister Türkçe Q, - hatta biraz da abartarak - Amerikan türlerinin seçilebilmesini istiyorum. Türkçe F klavyedeki yazış hızım bilgisayara yeni başlamış birini andırırken, diğer klavyeyle noterlerde iş bulabilirim! Bu şartlarda benim gibi birine Türkçe Windows 95, Türkçe Word ve Türkçe F tipi klavye verirseniz şu anda okumakta olduğunuz yazıyı bir ay sonra okumak durumunda bile kalabilirsiniz. Bütün bunların dışında bu çeviri sürümlerinin bazı uyumsuzlukları da biliniyor. Benim gibi bilgisayarına deneme amaçlı birçok yazılım ve donanımı kurup kaldıran biri için bu tür uyumsuzluklar çok tehlikeli olabiliyor. Eh, durum böyle olunca Ahmet Beye hak vermemek mümkün değil. Mektubunun ana fikri bu olmasına karşın, mektupta yazdıkları Ahmet Beyin Türkçenin kullanımı konusundaki genel bakışını açığa çıkarıyor. İşte bu bakış da benim bütün tüylerimi havaya dikiyor.Türkçe bilgisayar terimlerinin anlaşılmadığı bir gerçek; hele de İngilizce kaynaklardan bu işi iyi öğrenmiş kişilerin bile bir sürü Türkçe bilgisayar terimini anlamadığı düşünülürse, durumun ciddiyeti ortaya çıkar. Kırk yıllık ' formatlama' olmuş sana ' biçimleme'ya da ' device driver' olmuş ' aygıt sürücüsü'. İnanın, ne olduklarını anlamak için bazen çok zorlanıyorum. O zaman gönül rahatlığıyla ' Madem anlamıyoruz, o zaman İngilizcesini kullanalım'diyebilir miyiz? Serdar Bey haklı olarak, ' Bir acemi anlamını bilmiyorsa, formatlama da, biçimleme de bir şey ifade etmez. Önce hangisini öğrenmişse öyle alışır ve öbürünü yadırgar.' diyor. Artık uzman bilgisayarcılar, diğer bilgisayar kullanıcılarına göre azınlıkta ve gittikçe sıradan bilgisayar kullanıcılarının sayısı artıyor. Yani, formatlama ya da biçimleme sözcüklerini ilk defa duyup öğrenecek kişiler çoğunlukta. Öte yandan İngilizce bilen kişi sayısı da çok az. Bu da demektir ki; bilgisayar kullanıcılarından çok az bir kısmı İngilizce yazılımlara gereksinim duyuyor. Biz bilgisayarcılar olarak rahat ediyoruz diye, başkalarını neden mutsuz edelim? Ahmet Bey mektubun bir yerinde, Türkçe yazılımların yüklü olduğu bilgisayarların hayatı kolaylaştıracağına zorlaştırdığını söylüyor. Evet, bu doğru; ama bu durum sadece İngilizce bilen, bilgisayarcı olan bir azınlık için doğru. Bu konuda söz sahibi oluşumuzu, bu şekilde kötüye kullanmalı mıyız? ' Ne demek efendim, İngilizce yazılımlar, İngilizce bilmeyenler tarafından da gayet güzel kullanılıyor' demeyin sakın. Hadi diyelim ki, böyle bir kullanıcı menülerde yazanları ve komutları ezberledi; peki hata mesajlarını nasıl anlayacak, nasıl yardım alacak? Aslında Ahmet Bey ve benim gibi yıllardır bilgisayarlarla uğraşmış ve bu uğraşılarını İngilizce sürdürmüş kişilerin, İngilizce bilmeyenleri anlaması çok kolay: Windows'un ve diğer çok satılan yazılımların başka bir dilde olanını bir bilgisayara yükleyip çalışmayı deneyin. Örneğin bilgisayarımıza Norveççe Windows yüklesek, bakalım o zaman düzgün kullanmayı becerebilecek miyiz? Bilen birine sormadan yol alabilecek miyiz? Bizim Norveççe Windows karşısındaki halimizi, ortalama bir bilgisayar kullanıcısının İngilizce Windows karşısındaki durumuna benzetmek hiç de yanlış olmaz. Şimdi, bilgisayar dünyasında yönlendirici konumunda olan Ahmet Bey (kendisi danışmanlık yapıyormuş) ve benim gibileri, iç rahatlığıyla Türkçe yazılımlara nasıl karşı çıkabilir? Yazılımların Türkçeye çevrilmesini destekleyeceğimize karşı çıkarsak, kullanıcıların hali ne olur?' SEYV ETMEK'HAYDİ Türkçeleştirmeyi şimdilik bir köşeye bırakalım, ben dahil çevremdeki bilgisayarcıların bir sorunu da Türkçesi olan birçok terimin İngilizcelerini kullanmak. Kaydetmek dururken ' seyv etmek', yazdırmak dururken ' pirint etmek' gibi. Buna o kadar alışmışız ki, hiç rahatsız olmadan söylüyoruz. Ben PC World'de yazmaya başlamadan önce bilgisayar konusunda dilimizi bu kadar zayıf kullandığımı hiç fark etmemiştim. İnsan yazmaya başladığında, aslında günlük konuşmasında ne kadar çok yabancı sözcük kullandığını fark ediyor. Birkaç yıl önce bir tanıdık anlatmıştı. Çocuğunu o zamanlar yeni çıkan ve çocuklar için bilgisayar eğitimi veren yerlerin birine göndermiş. Çocuğu akşamları eve surat bir karış geliyormuş. ' Ne oldu?' diye soruyor, çıt yok! Bir kaç defadan sonra en sonunda çocukcağızın ağzı çözülmüş: ' Kursta bilgisayarla çalışıyoruz, çalışıyoruz; sonra öğretmenimiz ' İşiniz bittiyse seyredin' diyor. Ekranı seyrediyorum, hiçbir şey olmuyor. Bir türlü beceremiyorum, artık kursa gitmek istemiyorum.' demiş. Çocuk ne bilsin ' seyv etmeyi'. Haliyle o da ekranı seyretmiş!TÜRKÇEYİ KULLANMAKBİLGİSAYAR teknolojisini izleyip yenilikleri tanıtan ve uygulayan bizim gibi bilgisayarcılardır. Eğer biz bu işi yaparken, dilimize sahip çıkmaz, ' Yazılımlar, saçma sapan sözcüklerle Türkçeye çevriliyor, biz İngilizcesini istiyoruz' dersek, bu işi kim yapacak? Eğer bir sözcük kendi dilimizde değilse ona sahip çıkmamız da zaman alır. Örneğin, ' Bilgisayar' sözcüğünün iyi bir sözcük olup olmadığı tartışılabilir ama artık oturmuş ve yaygın bir biçimde kullanılan bir sözcüktür. Onun yerine eskiden olduğu gibi ' kompüter'denmesini istemezdim. Kendi dilimizde olmayan bir sözcüğün nesnesinin benimsenmesi kolay olmayacaktır. Aynı şekilde, o mektupta geçen ' software', ' proprietary'gibi sözcükleri kullanmayı da istemiyorum. Bu sözcüklerin Türkçe içinde nasıl okunacakları, nasıl yazılacakları belli değilken onları dilimizin bir parçası olarak görmek beni huzursuz ediyor. Her ne kadar, ' imleç'ya da ' çokluortam' sözcüklerini çok sevmesem de ' körsır' ve ' multimedia' yerine kullanmayı yeğliyorum. Eğer bu sözcükleri Türkçeleştirmez de öylece kullanırsak başımıza neler gelebileceğini başka bir teknolojiden örnek vererek açıklamakta fayda var: Otomotiv teknolojisi. Bakın daha adı bile Türkçe değil. Şimdi arabanızla ilgili bildiğiniz terimleri yan yana bir yazalım: Debriyaj, vites, direksiyon, rölanti, egzoz, karbüratör, radyatör, patinaj, fren, akü, bagaj, kaporta, stepne, amortisör. Bu sözcüklerinin tamamı dilimize yabancı dillerden girmiştir. Ne yazık ki zamanında Türkçeleştirme çalışması yapılmamış ve bu sözcükler daha çok Fransızcadan okunduğu gibi yazılarak dilimize girmiştir. Bu sözcükler genellikle yanlış yazılır. Örneğin egzoz sözcüğünün, değişik yerlerde egsoz, eksoz, ekzoz, egzost gibi yanlış yazıldığını görmüşsünüzdür. Kaldı ki, Fransızca sözcükler okundukları gibi yazıldığında, Türkçeye İngilizceden çok daha iyi uymaktadır. Örneğin Fransızcadan gelen ' kültür' sözcüğü Türkçe bir sözcük gibi durmaktadır. Oysa, bu sözcüğü İngilizceden almış olsaydık ' kalçır' diye bir sözcük ortaya çıkacaktı. Araba örneğinde olduğu gibi insanlar yabancı sözcükleri içlerine çok iyi sindirip kolaylıkla yazıp okuyamasalar bile, bu sözcüklere alışıyorlar. ' Direksiyon'a artık ' yönelteç' demek çok zor. Otomotivle ilgili diğer terimler de aynı şekilde. Artık değiştirmek için çok çaba göstermek gerekli. Yabancı sözcüklerin bir başka sorunu da, bilmediğimiz köklerden geldiği için ne anlama geldiğini çıkartamamak. ' Direksiyon' sözcüğünün yön anlamına geldiğini bilmediğimiz için ancak ezberleyerek bu kelimeyi öğreniyoruz. Oysa ' yönelteç' sözcüğünün anlamı çok açık. Günlük hayatımızda arabalarla çok haşır neşir olsak da, bu terimleri yazıp çizmek için çok sık kullanmıyoruz. Ama bilgisayar terimleri öyle değil. Bilgisayarlar artık hepimizin yaşamına giriyor. Bilgisayar terimleri günlük hayatımızda devamlı kullandığımız sözcükler olacak, hatta belki oldu bile. Bu tür sözcüklerin otomativ örneğindeki gibi okunması ve yazılması zor, anlamsız sözcükler olmasını onaylamak mümkün değil. Bu durumda yabancı sözcükler günlük kullanıma girmeye başlarken Türkçe karşılıklar bulup kullanmak gerek. ' Bekleyelim, daha sonra buluruz' demek, ' Hiç bulmayalım'demekle eşdeğer. Bilgisayarcıların tümünün bu konuyu dikkate alıp, konuşma ve yazma alışkanlıklarını düzeltmeleri gerekiyor. ' Seyv etmek' yerine ' kaydetmek' demeyi öğrenmemiz gerekiyor. Yabancı sözcük kullanmak, bizim o konudaki bilgi düzeyimizi göstermez, Türkçeyi kullanmak konusundaki zayıflığımızın kanıtıdır. Yazdığımız yazılarda, tekliflerde, kullanım kitaplarında, kullanıcı rehberlerinde her zaman doğru dürüst bir Türkçe kullanmamız gerektiğini hatırlamalıyız. Hizmet ve ürün sunduğumuz bilgisayar kullanıcıları, bilmedikleri bir dildeki sözcüklerle anlatılan bir hizmeti ya da ürünü daha zor benimserler. Amacımız doğru hizmet vermekse tek çaremiz var: Bilgisayarla ilgi konularda da Türkçeyi iyi kullanmak. Şu anda en çok kullanılan yazılımların Türkçeye çevrilmesi sayesinde önemli miktarda sözcük dağarcığı oluştu. Yeni sözcük üretmiyorsanız bile bu sözcükleri kullanın. Birilerinin de kullandığımız yabancı sözcükler yerine yenilerini üretmesi gerekiyor. Internet gibi yeni teknolojilerin yaygınlaşmasıyla, onlarca yeni sözcüğü kullanır olduk. Internet, bilgisayarcıların tekelinde olmadığına göre, onunla ilgili terimlerin de Türkçesini yapmak, biz bilgisayarcıların boynunun borcu. Bu işi nasıl yapacağımız bir başka yazı konusu. Onu da tartışacağız, gelecek ay görüşmek üzere. |